Röportaj / GÜVEN ADIGÜZEL 10.Sayı

Sizi şairliğe ve edebiyata götüren hayatınızdaki o özel an denecek dönüm noktanız nedir?

Tek bir an’dan değilse bile, bazı ‘büyük anlar’dan bahsedebilirim. 17 yaşındaydım, üniversite eğitimi almak için evimden çok uzaklara gittim. Her şey bu yolculukla başladı. Sonra bir sahafta kitaplarla baş başa kaldım. Kelimelere inandım.

Hayatımın geçmişi, bugünü ve hatta geleceği diyebileceğiniz sizin için en özel şiiriniz hangisidir ve neden o şiir?

O şiiri henüz yazmadım… Böyle soruların cevapları çok değişkendir aslında. ‘’Sınavda Çıkmayacak Sorular’’ ve ‘’Holosko’’yu seviyorum. Ama uzun zamandır, ‘’Zeynep’ten Sonra 21. Yüzyıl’’da ikamet ediyorum.

20 Yıl önceki Güven ADIGÜZEL ile sadece 1 dakikalığına konuşabilme şansınız olsa ona ilk söylemek istediğiniz şey ne olurdu?

Hepsi geçecek, tasalanma. Anneni daha sık ara.

Mutluluğu nasıl tanımlarsınız?

Ruh ve beden sıhhati ile muhtaç olmayacak kadar paranın çizdiği maddi sınırlardan geçerek, hayatın anlamına doğru birkaç güzel adım atabilmek. Tek bildiğim şu aslında; bu dünyaya huzur bulmaya gelmedik.

Hayatınızı bir orkestraya benzettiğinizi varsayarsak bu orkestrayı iyi yönetebiliyor musunuz?

Bazen yaylıları boşa düşürdüğüm oluyor, nota da kaçırıyorum sıklıkla. Yönettiğimi değil de, idare ettiğimi söyleyebilirim.

Sizce edebiyat hayat kurtarır mı?

Benim hayatımı kaydırdı, böylelikle ‘’kurtarmış’’ da oldu aslında. Nasıl bir kurtuluş talep ettiğinize bağlı bu.

Mardin’i nasıl buldunuz? İleride bir şiirinizde yer verebilecek kadar etkilendiniz mi?

İkinci gelişim oldu bu. Mardin kendi güzelliğinin içinde saklanmış kadim bir şehir. Olağan bir huzurun ortasında yaşayan insanlarıyla, masal ile modern arasında, sessizce kendini anlatan gönlü geniş bir mekân gördüm ben ilk bakışta. ‘’Mardinli’’ kimliği ile şehrin kültürü iç içe geçmiş. Son olarak; Zinciriye Medresesi’nin terasından Mezopotamya ovasına doğru uzun uzun bakmadan ölmemeli insan.

En sevdiğiniz, sizde iz bırakan yazar ve kitap hangisidir? Neden?

Zihnim yazarların bıraktığı derin izlerle dolu. Bu sebeple en’le başlayan sorulara her seferinde farklı cevaplarla mukabele ediyorum. Suç ve Ceza, gerçek edebiyat ve üryan insan ile karşılaştığım ilk büyük metin olduğu için. Refik Halit, yemek tarifi bile yazsa okuttuğu, yani Türkçenin büyülü gücünü hatırlattığı için. Ali Şeriati (Kevir ve diğerleri) kanıma çakıllar karıştırdığı için.

Her duyduğunuzda işte o şarkı, türkü dediğiniz kalbinize dokunan şarkı var mı varsa o şarkının müzisyeni kimdir? Size neler hissettirir?

‘’Değme Felek’’ hiç eskimiyor, ‘’Minnet Eylemem’’ de öyle. Müslüm’ün dinamit lokumu kıvamındaki sesi de öyle.

Sizin için yolculuk ne ifade ediyor? Yolculuk sizin için nerede başlar nerede biter?

Yolculuk, en nihayetinde ömrümüzü anlatmanın hülasası. Sıradan bir yolcusu olduğumuz hayat, sağ-salim yolun sonuna doğru varma hevesi. Yolculuk kavramından, yürünen yolların sıhhati kadar, insanın kendine doğru kat ettiği çok katmanlı o yol’un varlığını da anlamak mümkün. Yola düşen herkes bunun bir içe bakış denemesi olmasını ister çünkü. Keşfetme duygusu, coğrafyaları aşan bir iç meseledir, insan bulunduğu noktayı daha iyi görebilmek için yerden biraz yükselmeye indirir gönlünü. Yola çıkmak yükselmektir de. Yolcu kendisini ve bulunduğu yeri daha geniş açıdan görür. Nokta sonsuzluğa eklenir. Gördükçe ruhunu tanır ve sınanmış bir içgörüyle bakar âleme artık.

Doğaüstü bir gücünüz olsaydı bu ne olsun isterdiniz ve hangi amaçla kullanırdınız?

Uçmak, dağlar, denizler, uçurumlar boyunca.

100 Yıl sonra açılacak bir kutuya not bırakacak olsaydınız ne yazardınız? Uzun yaşamanın sırrını bulduysanız eğer, 7 başlı ejderhanın kalbine gömün onu, bir de biz ettik siz etmeyin; mutluluk yitik bir hazine değildir; aramayın.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz