Çok şey gördüm zamanın derinliğinde
Satmasalar da firavuna kamburlarını
Adadılar işçi günlüklerini ölüme.
Çatlak bir kuyudan su dökermiş gibi
Kızıyorum yüreğimdeki su dökmelere
Çöldeki ipek kumaşlı giyen bir tek benim
Merdivene bağlansa da alnım
Yarasını kaşırken çıktı kişiliğim ortaya
Annem feryat etti parmaklıklara
Küfür etse de baba yaptığı merdivene iş işten çoktan geçmişti.
Ağaç halkaları geçiyordu boğazımdan
Umutlar sindi mahzun gözlerime
Gıpta ile bakarken tellere
Rütbelinin fihristinde rastlayamadım ona
Direndim bütün kuvvetimle tek düze sevmelere
Vebali olsa da attım kendimi akreple yelkovan arasına
Mesafem uzadı yine o güzelliğe
Dondurucu soğukta erise de sevgim
Kanım artık akmaz beni kuşatana.