Farkında Olduklarımızın Bile Farkında Değiliz/12.SAYI

Ruh ve beden sağlığından bahsediyoruz? Bedensel hastalıkları belirli teknik ve yöntemlerle atlatıp sağlıklı kalabiliriz. Peki ya ruh sağlığımız ve ruh halimizin bireysel ve toplumsal yansımalarını nasıl göz ardı edebiliriz?

İşsizlik üreten, yoksulluk ve açlık sınırının altında tutarken parayı ve menfi çıkarları her zaman ön planda tutan birey ve toplum olarak hassasiyetleri her zaman yok sayar ve tavırsal olarak da hayatımızın her alanına iliştiririz. Ayrıca güvenin yok olduğu, toplumsal yaşamın güvensizlik, öfke, duygu ve anlam karmaşası ürettiği, geleceği kurma güvencesi veremeyip yalnızca geçmişe öykünen toplumlar ve insanlar hastadır. Peki, neden bu toplum?

Toplumsal hassasiyetlerin göz önünde bulundurmadan yapılan eylemler, eğitimine güvenmeyen, kadını ve çalışanları kullanılıp atılacak bir eşya gibi gören, insanların kendilerine ve başkalarına yabancılaştığıyalnızlaştığı ve bencilliğin sıradan bir kişilik özelliği olarak kabul gördüğü, dayanışma duygusunun kaybolduğu toplumlar en hasta toplumlardır. Yeniliğe açık olmayan kendi gelenek ve göreneklerini kalıplaştıran toplumlar da bilinçten uzak toplumlardır. İzahı olmayan şeylerin mizahı olur diyorlar ya bize sadece üzülmeyi, ağlamayı enjekte eden bir toplum içerisinde yaşama sevinci çok arka planda kalır. Gülmeyi edeple bağdaştıran bir toplumun içerinde yaşamak kişinin kendini çoğu zaman suçlamasına sebep oluyor. Bu durum içten içe kişinin kendi içinde biriktirdiği olumsuz zihniyeti ve fikirleri bulaştırır, kendi içimizde eylemlerimizin ayıp görüleceğini düşündüğümüz için duygu durumumuzu sürekli erteleyerek ya da yok sayarak kendi içimizde bir hapishane hayatı yaşıyoruz. Bu da bizi bastırılmış duyguların esiri haline getiriyor. Bizi hasta eden bireysel ve toplumsal ilişkileri değiştirmeden ve düzeltmeye çalışmadan ruh sağlığımıza tamamen kavuşamayız. Hasta toplumun bize “bulaştırdığı” düşünce, duygu ve davranışlarımızı yönlendiren alışkanlıklarımızın farkında olursak bu hastalık bize tam bulaşmadan bilinçli bir şekilde atlatmak mümkün olabilir, aksi halde bu yaşamımızı olumsuz şekilde etkiler ve bizi, duygularımızı hırpalamaya çok müsait bir hale gelir. Hastalığı çok hırpalanmadan sürdürmek mümkündür. Başkalarının hayatına kıyasla bizim karakterimizi ve tavırlarımızı değerlendiren bir topluma uyum sağlamak mümkün değildir. Fakat topluma ayak uydurmak örf ve adetleri baz alarak yaşamak bizi bilinçsizleştirmediği, biçimsizleştirmediği sürece mümkün olabilir o yüzden farkında olmak önemli ancak yeterli değildir. Asıl önem taşıyan yaşamımızda bunları pratiğe dökebilmektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz