“Uygarlığın Sümer’de başlamış olduğu iddiası ilk kez 1956’da Sümerolog Samuel Noah Kramer tarafından ortaya atılmıştı. Göbeklitepe’nin keşfi bütün kültürlerin kökeninin aslında bir yanılgıdan ibaret olduğunu bize gösterdi”
Göbeklitepe’nin keşif hikâyesi pek ilginç. Arazinin sahibi olan Mahmut Yıldız’ın amcası 1985 senesinde tarlasını sürerken bir heykelcik buluyor ve bunu müzeye götürüyor. Müze yetkilileri heykelciğin üzerinde pek fazla durmayıp müzenin deposuna atıyorlar. Sene 1992’yi gösterdiğinde Almanlar Nevali Cori’de başka bir kazı çalışmasının bulgularını müzenin deposuna teslim ederken yıllar önce oraya konulmuş olan heykelciği görüyorlar. Arkeologlar bu eserin bulunduğu yeri hemen görmek ve Mahmut Yıldız ile iletişime geçmek istiyorlar. Tabi Mahmut Yıldız’ın öncesinde bir avukata danışması gerekir. Avukat: “Eğer bir şey çıkmazsa tarlayı düzeltip geri verirler, bir şey çıkarsa siz de köyünüz de fayda görürsünüz’” deyince Mahmut Yıldız razı oluyor. Müzenin deposunda unutulan bu heykelcik, 12.000 yıl öncesine ışık tutacak ve dünya tarihi değişecektir. 1963’te ilk defa keşfedilmiş ancak önemi anlaşılamamış olan Göbeklitepe 1992’de heykelciğin müzedeki hikâyesiyle gün yüzüne çıkmış ve 1994’te Klaus Schmidt ile kazılar artık resmi olarak başlamıştır.
Anadolu coğrafyası birçok medeniyeti içerisinde barındırmış ve bunlara ev sahipliği yapmış bir yer. İnsanlık tarihine baktığımızda Mezopotamya’nın güneyinde doğan Sümerlilerin, tarihte en eski uygarlık olduğu bilinirken Şanlıurfa’nın 20 kilometre kuzeydoğusundaki Örencik köyü yakınlarında, yaklaşık 300 metre çapında ve 15 metre yüksekliğinde olan Göbeklitepe’nin keşfi birçok olguyu yeniden değiştirmiştir.
Göbeklitepe ile yerleşik hayata geçişin tarım ve hayvancılık ile başlamadığını, avcı-toplayıcı grupların dinsel törenlerini gerçekleştirmek için bir araya gelerek yerleşik yaşama geçişi hızlandırdığına ilişkin bulgular sunuluyor. Göbeklitepe tapınağı, birçok topluluğun merkezi olmuştur. Taşların üzerindeki motiflerin çeşitliliği bunun kanıtıdır.
Fransa’daki Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi’nde bir arkeolog olan Danielle Stordeur, motifleri yorumlarken Akbaba motiflerinin eski topluluklarda önemli bir yere sahip olduğunu çünkü Akbaba figürünün, ölenlerin ruhlarını cennete götürdüğünü betimlediğini söylemiştir. Ayrıca Göbeklitepe dini bir merkezi andırması sebebiyle tapınak geleneğinin başlangıç noktası da sayılabilir demiştir. Danielle Stordeur’a göre: “Bölgede yapılan araştırmalar ve elde edilen bulgular doğrultusunda önemli kültür bitkisi olan ve yüzlerce genetik varyasyonu bulunan buğdayın atasının ilk olarak Göbeklitepe eteklerinde yetiştiği ortaya çıkarıldı.”
Bundan 12.000 sene önce göçebe bir hayat süren insanların, bu denli devasa bir tapınağı inşa etmesi kolay olmasa gerek. Dini bir merkez olarak kullanılan Göbeklitepe gibi bu yapıların inşası için büyük bir iş gücüne, yani insana ihtiyaç vardır. Ağır, kocaman blokları buraya kadar getirip muhteşem bir tapınak yapmak insanoğlunun neleri başardığının göstergesidir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2019 yılını ‘Göbeklitepe Yılı’ ilan etmiştir. Tarih ve Türkiye için önemli bir yere sahip olan “Göbeklitepe” Şanlıurfa’nın da turizm potansiyelini ikiye katlayacaktır.
Dipnot: Kazının başkanlığını yapan ve uzun yıllar boyunca Göbeklitepe’yi ikinci evi olarak gören Klaus Schmidt 2014 senesinde kalp krizi geçirerek aramızdan ayrılmıştır.