Konyalıysanız ya da Konya’da yaşadıysanız mutlaka en az bir kere denk gelmişsinizdir kırmızılı kadına. Ya tramvay durağında tramvay bekliyordur, ya zafer meydanında yürüyordur ya da bedesten çarşısında alışveriş yapıyordur. Dış görünüş aldatıcıdır elbet ama kırmızılar içindeki görüntüsüyle onu görenler ilk başta “deli” zannedebilir. Lakin hayat hikayesini öğrenenler onun aslında deli değil sadece bir “Aşık” olduğunu pek tabii anlayabilir.
Çarşı esnafının eksikliğini çarçabuk hissettiği biri Kırmızı Sultan. Onu kendilerinden biri gibi göreli hayli zaman olmuş. Çarşıya uğramadığı gün başına bir şey geldiğinden korkarlarmış. Hikâyesinden haberli oldukları için kırmamaya incitmemeye çalışırlarmış çünkü en kıymetli müşterileridir Sultan, bereketiyle gelirmiş.
Hikâyesi on dört yaşında başlamış. Henüz on dört yaşındayken evlenmiş. “Öğretmenimdi. Ders anlatırken gidip gelip ayağıma basardı. Anlamazdım sebebini meğer seviyormuş beni. Sonra evlendik 10 sene evli kaldık çocuğumuz olmadı. Boşandık, boşanmak zor, kötü bir şey. Boşandık da işte, boşanınca da neler çektim. Mahkemeden geldim iki gün yataktan kalkamadım. Böyle bir üzüldüm bir üzüldüm” aslında hikâye burada biter zira Sultan artık bir meczuptur. Aşık bir Meczup. Çocuk özlemini çekmeden sevdiği adama hasret kalan bir meczup.
Kırmızı koltuk, kırmızı havlu, kırmızı ayna, kırmızı bardak, kırmızı bardakta kırmızı bir çiçek, kırmızı kilim, kırmızı cüzdan, kırmızı tabak, kurulabilirse kırmızı bir hayal..
Biten hikâyeden önce bir de kırmızının hikâyesi vardı aslında, aşkın rengine dayanıyordu. Kırmızı rengi dışında başka bir renk giymesini istemeyen Ramazan, Sultan’ın hep kırmızılar içinde kalmasını istermiş. Öyle seviyormuş. Öyle sevdiği için ve hatta çok sevdiği için Sultan, kırmızıyı hiç çıkarmamış üstünden Ramazan gittikten sonra. Başka renk eşya taşıyamamış hanesine, kırmızı renk ruj sürmüş, kırmızı palto giymiş, yorganını kırmızıdan seçmiş, bulabilseymiş eğer kırmızı ekmek yiyecekmiş. Ramazan’dan başkasını tanımamış ki diğer renklerle tanışsın. Her şeyi bir şey olur mu insanın? Olmuş işte Sultan’ın.
10 senenin ardından Ramazan’ın başkasının olduğunu duyuvermiş. “Sonra o Nevşehir’den sarı saçlı bir kız almış, şöyle kıvırcık saçlı. Ondan 10-15 yaşlarında bir oğlu olmuş diyorlar. Seviyormuş artık. Onu sevmiş. ‘Güzeldi’ diyor köylüleri. Katiyen o çirkini almaz. Valla, İlla güzel olacak. O da doğurmuş ama avrat. Doğurunca bir daha bilmiyorum, ne yanda kaldı hiç göremiyorum.” Anlatırken kızgın değil Sultan, yüzünde acı bir tebessüm var o kadar. Kızgın olmuş olsa aşka dair böyle güzel konuşamazdı. Belgeselini izlerken hatta fotoğrafına bakarken dahi içinizi sızlatmaya yetecek yer bulabileceksiniz. Sözün özünü Kızmızı Kadın’a, Sultan Özcan’a, güzeller güzeline, kırmızı pamuk şekerine bırakıyoruz:
“Aşk insanın neşesi. Bak aşkı olmayanın imanı olmazmış, derdi bizim annemiz. Bir hoca anlatmış, illa aşkın olacakmış. Aşık olan bir adamdan hiç korkmayın. Aşkı olanın kalbi temizleniyor ya tertemiz oluyor. Aşık oluyor. Aşıklık ne? Birbirini sevmek. Seven adam kalbi. Sevmeyen adam aşık olur mu? Olamaz. Sevdiğin olacak. Sevdiği ile evlenmeyeni, onları ben biraz gerici görüyorum. Gerizekalı görüyorum. Ne gibi dersen? Aşık olmadan evlenilmez. İlla sevdiğinle evleneceksin. Hala onun kıskandığı daha aklımda kalmış, biliyor musun? Korkuyorum. Ben ne parayı ne pulu biliyor musun? Benim ki bir tek aşk olacak. Kıskansa, kavga da yapsa yine aşk. Dön dolaş aşka geliyor. “Ah bir Ramazan sağ” diyen olsa diyorum. Bir daha Ramazan’ı ben göremedim. Öldü demeselerdi işte. Benim umudum şimdi kesik biliyor musun? 8-9 sene önce öldü dediler. Çocuk olsaydı bize trilyonu verseler yine ayrılmazdık biliyor musun? Ayrılmazdım ben O da boşayamazdı. Katiyen boşamazdı.
Çocuk yüzünden ayrılanların muhakkak biraz kafalarında kaçırma oluyor.
Çocuk her şeyden kıymetli. Canından kopma bir parça oluyor ya.
Ama olmadı.
Ayrıldık.
Ayrılmasaydık.
Bizim aşk filmimiz valla böyle oldu. Hee.
Başka da yok.”
Kimsesizim hısmım da yok hasmımda
Görünmezim cismimde yok resmimde
Dil üzmezim tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim
Benim adım aşk!