Rüyalarımız Olmasa | Panik 8.Sayı

Göz kapaklarının kapanmasıyla zihin, tasarladığı yeni âleme kapılarını açar. Bu âlem, olmazların olduğu, sınırların silindiği, insanların uçtuğu, kuşların yürüdüğü, gökyüzünün yeşil, denizin kızıl, konuşmaların anlamsız, susmaların sonsuz, alışılmışın zıddı, hayretin doruk noktası olduğu bir âlemdir. Bu yüzdendir ki bu âlemin ismi, rüyetten türemiş olan ve kalple görülen “rüya” olmuştur.

Engebeli bir yolu andıran hayatımızın bilmediğimiz bir ayrıntısı, sonu soru işaretleriyle biten bir filmin konusu olabilir rüya âleminde. Uzmanların, en uzun süreli olanının bir dakikayı aşmadığını söyledikleri bu filmlerde konular, bazen olanlardandır bazen olsun istediklerimizden. Hakikatte önbelleğin dur tabelasına takılacak çoğu şey bu âlemde geçiş üstünlüğüne sahiptir. Ruhun en dip sevinç ve kederinin yaşandığı bu filmlerde perde, insanın “hayrolsun” diyerek gözünü açmasıyla kapanır.

İnsan inanmaya ekmek, su kadar muhtaç. Yurduna hasret bir gurbetçi misali inanç haritasında kendinden işaretler arar. İnsan için rüya bir sırrın kapısıdır, gözle değil de ruhla görülen kulakla değil de kalple duyulan. Kutlu bir gecede Kanuni Sultan Süleyman’a Süleymaniye Cami’ni yaptıran bir sırrın kapısı gibi.

Kanuni Sultan Süleyman, Süleymaniye Cami’nin inşasını düşündüğü vakitlerde bir gece rüyasında peygamber efendimizi görür. Rüyada Peygamber Efendimiz, caminin nereye ve nasıl yapılacağına kadar her şeyi anlatır Kanuni’ye. Uykusundan heyecan ve şaşkınlık arası bir duyguyla uyanan Kanuni’nin ilk işi, cami inşaatının olduğu yere Mimar Sinan’ı çağırtmak olur. Burada bir cami inşa edilmesini ister. Mimar Sinan, bu haberi daha önce duymuş gibi hiç şaşırmadan cami planını açıklar Kanuni’ye. Sultan Süleyman, Mimar Sinan’ın cami planıyla rüyasında gördüğü caminin aynı olduğunu fark eder Sinan’ı dinlerken. Hemen sorar bu durumu Sinan’a, aldığı cevap başka bir sırrın kapısını işaret eder.

“Sultanım! Sizin hemen arkanızda idim”

der Sinan ve bu sözüyle hikmetin kapısını aralar.

İsmet Özel’in dediği gibidir rüya. Bir gece vakti uykudan uyandıran dosttur, haber verir uzaklardan.  Bu dost ki; Yakup’a ayrılığı, Yusuf’a hükümdarlığı bildirmiştir zamanında. Bazen görülmemiş güzellikteki bahçelerin en tatlı meyvelerini sunmuştur insana bazen uçurumun kenarından kurtarmıştır yine dostu olan insanı.

Kör düğümü çözen, çıkmaz sokaklardan döndüren hayati bir şifredir rüya. Bu şifre, birçok bilim adamına ilham kaynağı olmuş, birçok icat rüya esnasında keşfedilmiştir. Bilgisayarın temelini atan icatlar yapan Jon Von Newman, radarı bulan Norbert Weiner, Tesla ve niceleri buluşlarını bu şifre sayesinde bulmuştur. Eksik notalarını rüyalardan toplayarak bestelerini tamamlayan Beethoven, Mozart’ ı da hatırlatmak gerekir.

Bilimin “neden, niçin ve nasıl” soruları karşısındaki ketumluğundan henüz kurtulmuş olmasa da iyi ki var rüyalar.

Yoksa nasıl görürdük imkânsızı rüyalar olmasa.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz