Gençlik ile dünyanın en güzel şehirlerinde buluşmaya devam ediyoruz. Nerede kalmıştık? Rotamız Antoni Gaudi’nin şehri, Katalanlar’ın incisi Barcelona. Yepyeni bir heyecanla, şehirlerin izlerini takip ederek başlayan yolculuğumuz için oldukça heyecanlıyız. Gaudi, Akdeniz’in incisi bu güzel şehri yaratırken, hiçbir detayı atlamamış. Barcelona’ya ayak bastığımız an o büyüyü içimizde hissediyoruz. Sıcacık bir karşılama ile şehir bizlere ‘’ HOLA ‘’ (Merhaba) diyor. Boylu boyunca uzanan İspanyol sokakları bizi içine çekmeye başladı bile. O kadar çok keşfedilecek yer var ki… İçimizi ısıtan o sıcacık Akdeniz iklimi ne kadar da yakışıyor bu şehre. Sokaklar sabahın erken saatlerinde müzisyenlerin buluşma noktası haline geliyor. Gitar sesleri şehrin her noktasında yankılanıyor. Sabahın erken saatlerinde Flamenco’ya, şehrin tınısına ruhumuzu kaptırdık bile. Ne dersiniz? Artık Barcelona’nın tarih kokan eşsiz yapılarını gezmeye başlayalım mı? Öncelikle şehrin her yerine metro ulaşım noktaları çok iyi bir şekilde yerleştirilmiş. Bir yerden bir yere gitmek için tek bir hat üzerinden hızlı bir şekilde ulaşım mümkün. Kendimizi bir anda ‘’ La Sagrada Familia ‘’ yani bitmeyen Bazilika’da buluyoruz. Barcelona’nın simge yapısı, bu efsane kilise, Gaudi tarafından inşasına başlanmış fakat bitirilemeyince halkın kendisi kiliseyi yardımlarla bitirmeye çalışmış ve ‘’Bitmeyen Kilise’’ adını almıştır. Bazilika’nın her köşesi ayrı bir yaratıcılıkla Batı mimari tarzını konuşturuyor. Oradan ayrılarak ‘’Museu de la Xocolata ‘’ çikolata müzesini gezerek çikolatadan heykellere ve çikolatanın eşsiz hikâyesine tanık oluyoruz. Barcelona bizi bekler deyip çok fazla zaman kaybetmiyoruz. Bir sonraki durağımız ‘’Picasso Müzesi‘’ ünlü ressam Pablo Picasso’nun 574 eserinin sergilendiği müzede, resim dünyasına atılan imzaya ve bırakılan büyük izlere tanıklık ediyoruz. Efsanenin en güzel çalışmalarının sergilendiği müzeyi gezdikten hemen sonra sokağın aşağısında bizleri küçük bir sürpriz bekliyor. Picasso’nun ilk resimlerini astırdığı ve yemeklerini yediği küçük şirin bir restoran olan Els Quatre Gats ‘ı da görüp yolumuza devam ederken oldukça ilgi çeken Casa Battlo yani kemikler evindeyiz. Görsel farklılığı bizlere oldukça hissettiren bu yapı zihnimizde yer edindi bile. Sıradaki durağımız Gaudi’nin eşsiz mimari zekâsını ortaya koyduğu yapı Casa Mila. Burada kıvrımlı ve mimarideki farklılığı hissettiren bu yapıyı gezerken aynı zamanda çatı katında Gaudi’nin çizim ve planlarının sergilendiği Gaudi Müzesine de uğramadan geçmiyoruz. Zaman kaybetmeden Cote d’Azur ünlü parfüm müzesindeyiz. Burada parfümün tarihine ve en güzel kokuların tarihte kimler tarafından nasıl yapıldığına nostaljik bir yolculukla tanıklık ediyoruz.
Haritamızda yıldız koyarak işaretlediğimiz en ilgi çekici duraklardan biri İspanya’nın farklı bölgelerinin kültürel ve mimari hazinelerinin usta ellerde işlendiği ve İspanyol kültürünü daha yakından tanıyabileceğimiz Poble Espanyol Müzesi’ndeyiz. Müzede köklü İspanyol kültürüne ait çalışmalarını görüp sıradaki noktamız Katalunya Meydanı. Birçok ünlü caddenin kesişme noktası olan bu büyük meydanda bir mola vererek şehrin en kalabalık ve gürültülü anlarına tanıklık ediyoruz. Meydanda bulunan kafeteryalardan birinde oturup kahvemizi yudumluyoruz ve önümüzde haritamızla sonraki durağımıza karar verirken, meydanda kuşları besleyen insanların gülüşmeleriyle neşemiz daha da artıyor. Haritam ve kalbim beni bu sefer de La Rambla caddesine götürüyor. En kalabalık saate denk gelmek aslında gözümü hiç korkutmuyor. Cadde o kadar işlek ve hareketli ki başımız dönercesine yürüyoruz. Caddede sağlı sollu mağazalar ve kafeleri izlemekte yürüyüşümüze renk katıyor. Cadde bizleri Park Guell‘e doğru uğurlarken çok ilginç bir yapıyla daha karşılaşacağımızdan emin bir şekilde parkı gezerken doğa ve şehrin kesişmesi, mimarımızın ne kadar estetik yapıda eserler koyduğunu bizlere bir kez daha gösteriyor. Renkli mozaiklerle de işe renk katmış ve bizleri bir kez daha kendisine hayran bırakmıştır. Artık nefis Barcelona tatlarına bakıp karnımızı doyurma zamanı. Barcelona’ya gelip de Tapas ve Paella yememek olur mu hiç?
Eşsiz karides ve midye gibi deniz ürünlerinin pilav ve nefis baharatlarla karışımı sonucu ortaya çıkan Barcelona’ya özgü damak tadı şöleni. Yemek sonrası Crema Catalana isimli tatlımızı da bitirip kahve keyfimizi de yapıyoruz. Sıradaki heyecanımız La Boqueria Pazarı. Akdeniz mutfağının en seçkin tatlarını bizlerle buluştururken binlerce sebze meyve ve balık çeşidinin tamamını tatmak istesek de en merak ettiğimiz yerlerin başında gelen ve şehrin kalbi Barcelona Nou Camp stadyumundayız. En büyük heyecanımızı ve enerjimizin çoğunu buraya sakladık. Futbolun başkentlerinden biri olan Barcelona’nın eşsiz stadyumunda her yere adım atmak her noktasını görmek istiyoruz. Efsanelerin yürüdüğü futbol yolundan ilerleyerek onların duyduğu heyecanı hissetmek tarif edilemez bir duygu. Stadı gezebilmek için müze ve stat giriş biletlerimizi alıyoruz. Stadyumun girişinden itibaren bizleri futbol coşkusu karşılıyor. 100 yıllık tarihin ve tüm kupaların, şampiyonluk sevincinin ve coşkusunun yer aldığı müze kısmını gezdikten sonra oyuncuların sahaya çıktıkları kapıdan geçerek Nou Camp’ın en can alıcı yerinde sahanın içindeyiz. Binlerce karşılaşmaya tanıklık etmiş ve estetiğiyle bizleri kendine hayran bırakan stadın her yerine ayak basmak istiyoruz. Tribünlere çıkıp coşkuyla fotoğraflar çekerek anı ölümsüzleştiriyoruz. Basın ekibinin maçları izlediği özel localara da uğrayarak stadyumu tamamen görebildikten sonra stattan çıkıp, Barcelona takımına ait tüm malzemelerin satıldığı mağazalar bölümünden Barcelona formaları ve şapkalarımızı alarak gezimizin devamına üstümüzde formalarımızla devam etmeye karar verdik. Şehir bizleri öyle çok etkiledi ki adımlarımız hiç durmuyor. Sırada Barcelona Hayvanat Bahçesi var. Binlerce çeşit hayvanın yer aldığı doğal alanda, canlıları doğal yaşam alanlarında ziyaret ederek çok neşeli vakit geçiriyoruz. Hız kesmeden “Jardi Botanic de Barcelona ‘’ diyoruz ve yaklaşık 1500 bitki türünün bulunduğu bu eşsiz doğal botanik parkında nefes almak bile bizlere çok iyi geliyor. Doğayı içimize çekerek her bitki çeşidine bakarak doğanın insanlığa sunduğu eşsiz güzelliklerden bizler de nasibimizi görsel şölenle almanın mutluluğuyla, parkın tertemiz havasını solumaya devam ediyoruz. Birçok yeri gezmiş ve tamamlamış olmanın tatlı yorgunluğu ve yüzlerdeki gülümsemeyle haritada işaretli bir diğer yer olan Barceloneta Beach plajındayız. Akdeniz’in tertemiz sahillerinden biri olan bu plajda kalabalığın yüzmek haricinde frizbi oynadığı, oturup içeceklerini yudumladıkları, sörf yapan insanları izledikleri, güzel kumları üstünde manzaranın tadını çıkardığı ayrıca harika kareler yakalayarak anı ölümsüzleştirdiği sahilde bizler de bu güzelliklerin akışına bırakıyoruz kendimizi. Müzik ve gitarla burada da karşılaşmak bitmesini hiç istemediğimiz anlarımızı daha da renklendiriyor. Gün batımı saatleri sahilin en yoğun olduğu saatler ve güneşin kendini unutturmaya başladığı bu saatlerde, bizler için bu güzel şehre veda vakti geliyor. Haritalarımız ve çektiğimiz fotoğraflarımız, her anını kalbimize ve hafızamıza kazıdığımız bu eşsiz şehre belki bir kez belki birden fazla kez daha gelmenin tatlı umuduyla unutamayacağımız dünya şehirleri listemize bu güzel şehri de ekleyerek hoşça kal Barcelona diyoruz. Şehirlerin izlerini takip etmeye devam edeceğiz. Bir sonraki şehir Berlin diyoruz ve iz bırakan dünya şehirlerinde ayak izlerimizin kalması dileğiyle.
3N-1K
Ne zaman?
M.Ö. 7. YÜZYIL
Nerede?
En bilinen haliyle, Kartacalılar tarafından İberya kenti üstüne kurulmuştur.
Nasıl?
Antik Yunanlar ve İberler tarafından çok küçük bir yerleşim yeri şeklindeki şehir, daha sonraları her geçen gün daha da büyüyerek büyük bir şehir haline gelmiştir.
Kim? Şehir Kartaca kralı olan Hannibal’in babası Hamilcar Barca tarafından kurulmuştur.