Yasaktın Ama Vardın | Panik 5.Sayı

Adını dahi tam söyleyemezken, zararlarını bilmeden…

Küçükken başladı seninle olan tanışmamız.

Ve pek de memnun değildim bu tanışmamızdan.

Evet, belki seni yargısız infaz ediyordum ama bir çocuk için fazlaca suçluydun sen!

Oynarken mutlu ve huzurlu olduğum oyunlarımın, acımasızca böleniydin.

Her şeyden uzak, sadece oyuna odaklandığım zamanlarda,

Babamın bana seslenmesiyle bölünürdü mutluluğum.

O an sen aklıma gelirdin, “kesin yine onu isteyecek “derdim. 

Babamın; “Al şu parayı da git bakkaldan varsa mavisinden bir tane al da gel.” demesiyle her zaman ki gibi haklı çıkmış olmanın hayal kırıklığını yaşardım.

Hani bazen insan haklı çıkmamak ister ya, işte o anlardan biriydi, o anlarım.

İçim ve dışım arasında bir savaş olurdu hep bu anlarda…

Babama dönüp: “Yeter! Yeter artık, sevme şunu! Bırak artık, sana hiçbir katkısı olmayan bu şeyi… Oyunumu bırakıp gitmeyeceğim.”derdim içimden. 

Dışımdan da “tamam baba” diyerek parayı alır, asık bir suratla köyün tek bakkalı olan, Hasan Amcanın bakkalının yolunu tutardım.

Bakkala vardığımda, Hasan amca beni gördüğü gibi benim konuşmama izin vermeden; “Gene mavi olanından mı istiyorsun” derdi. Ben de hiçbir şey demeden başımı sallardım.

Seni alıp evin yolunu tutardım. 

Hasan Amcaya da kızardım kendimce…

Satacak onca gerekli şey varken, seni bakkalında tutmasına anlam veremiyordum. Televizyondaki uzaktan kumandalı arabaları veya dondurma satabilirdi ya da ne bileyim kız kardeşimin çok istediği o sarı saçlı ve pembe elbiseli bebeği… 

Babam da seni alacağına bunlardan birini alabilirdi mesela.

Yol boyunca sinirle söylenip dururdum. 

Daha sonra tekrar oyuna devam etmek için giderdim. Ama gittiğimde ya oyun bitmiş olurdu ya da yerime başka birini aldıklarından oyuna tekrar giremezdim. 

Sonrası mı? Sonrasında başımı eğip eve giderdim.

Yıllar geçiyor ve ben büyüyordum. Geçen zaman unutturmadı bir türlü seni. Nereye gitsem sen vardın. Sadece babam değil, babam gibi sana bağımlı birçok adam, hatta kadın gördüm. Neden bilmem ama kadınların sana olan bağlılığına bir türlü anlam veremiyordum. Çünkü annem sevmezdi seni, kokundan hep rahatsız olurdu.

Üzüyordu beni geçen her zaman. Nereye gitsem sen, hangi ortama girsem adın anılır ve sen görünürdün. Her yerde yasaktın ama her yerde vardın. Buna bir türlü anlam veremezdim. 

 İnsanların seni bu kadar çok sevmesini de.

Güya sıkıntılarını unutturuyormuşsun, mutlu ediyormuşsun!

Gerçekten de seni sevenler, sana bağımlı olanlar seninleyken mutluydu.

Peki ya sonrası? Sonrasında aynı ruh haline bürünüyorlardı.

Yani seninkisi sadece geçici bir çözümdü. Çözümün geçiciydi ama varlığın kalıcı.

Sonrasında huzuru kaybedenler üst üste sana başvururdu. Ama bu bile köklü bir çözüm olmazdı. Sen onlara anlık bir huzur verirdin, onlar da anlık huzur ile yetindiler çevrelerine verdikleri ansız huzursuzluğu hiç düşünmeden!

Tüm bunlar sana olan öfkemi diri tuttu.

Evet, büyüdüm. 

Ve büyümekle sana olan nefretim de büyüdü.

Artık bir çocuğun masum nefreti değil de bilinçli olarak nefret eden biri var karşında.

Oyunlarımın bölünmesine sebep olduğun için değil;

Bulunduğum ülkede her gün 300 kişinin ölümüne, yüzlerce ağacın yanmasına, sana bağımlı olmadıkları halde sana bağımlı olanlar yüzünden birçok kişinin hastalığa yakalanmasına, kişilerde özgüven eksikliğine ve öfkeyi kontrol edememeye, ekonomik alanda sıkıntılara ve bunun gibi daha nice olumsuzluklara sebebiyet verdiğin için. 

Sen ki toplumda sadece bir sağlık alanında değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik alanda da zarar veriyorsun.

Ama sonun geldi.

İnsanlar, senin görünmeyen karanlık yanını fark etti.

Senin onlara verdiğin zararların ve geçici çözümün de.

Toplum senden kurtulmak için çözümler arıyor artık.

Hatta sana bağımlı olanların bir kısmı seninle bağlarını koparıyor.

Birçok sivil kuruluş sana savaş açıyor.

İnanıyorum ki gün gelecek, sen sadece çocukluğumun kötü bir anısı olarak kalacaksın.

Hem Babam da seninle kurduğu 40 yıllık bağı kopardı.

O da sevmiyor seni artık.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz