Yağmurlar şehri rehin almış
Sular içinde yangındır sol yanım,
Belki yorgun düşer hırçın bir savaşçı
Kalkanı tutup da dönmek ister usulca.
Yaralar içine tuz olmak niye
Cennet’ten kaçansın sen, bahar yağmurları gözüne yaş yalnızca…
Kaf dağından sarkıtılmış koca bir destan
Yahut Güneş’in imrenerek baktığı Ay!
Heyelanlar yeryüzünde
Her mevsim senin gözünde bilir kendini.
Gidişime şahit yollarda hercai filizlenmiş
Gelişime şenlik kurmazdı zaten bu şehir.
Karalar bağlamış gecem,
Yüzümden sakınırsın hicran dolu gözlerini
Filanca ülkenin tarihinde geçer adın, bir zafer kahramanı gibi.
Güneşsin Antartika’da ya da buzdağı Sahra’ya
En çok banasın sen, en çok bende değilsin oysa.
Gönül bağların sımsıkı bağlı kapılara.
Amanlar etmek yetmez bu gönül dağına
Bir şarkı kopar dudaklardan, bir heyecan büyür seninle
Sana ait kalmaz, akıp gider çok uzak nehirlere.
Tarihler saklı kalır evrende,
Hafızana kazıdığın sayılar ilelebet yaşar.
Güzelim…
Göğü aşsak seninle dağlar kalır
Dağı etsek yeksan yollara tutsağız.
Güzelim…
Hasretten yansa da eteklerim
Bir banka sırasında dahi yan yana gelemeyeceğiz…