Yüzünü renklere bölüyorum
Gökkuşağı gibi gözlerin sığmıyor bir yere.
Gözlerini gizliyorum kendimden.
Niçin bunca acı doludur sanki gök kubbe?
Ebabil kuşu gibi yorgunum bu şehirde.
Bir ağacın rastgele bir dalına takılıyor gözlerim.
Şu kırık aynada izlerimiz var!
Ne bir anı ne bir parça fotoğraf var avuçlarımda.
Yıldızlar milyar yıl önce bile hayran olmuş sana
Bir mürekkep olsam da yer etsem işaret parmağında.
Güzel…
Bu ne ilktir âdemoğlunda ne de son olacak
Kırılan bir kalp vardır şu yüzyılda
Şimdi nereye çevirsem başımı, heyelan.
Renkler sırt çevirmiş makus kaderime.
Mezopotamya gibidir ömrüm sana
Kah nehirler arası bir destan kah kavuşamayan aşıklar
Ellerin arasından kayıp gider şu koca kainat!
Mutlaka ellerin değmiştir verimli topraklara
Yağmurlar yalnızca buluttur senin göz pınarında