Yağmur Özkan: Ali Lidar kimdir? Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? /12.Sayı

Ali Lidar: Eskişehir Anadolu Lisesi’nde felsefe öğretmeniyim. Yaklaşık 25 yıldır. 10 yıldır çeşitli platformlarda öykü, şiir ve denemeler yazıyorum. 12 kitabım var. 13.kitabımı hazırlıyorum. Aynı zamanda bir dil müzesi kurduk Küçük Prens dil ve kitap müzesi. Müzenin kuruculuğunu üstlendim. Yani müzecilik, yazarlık ve öğretmenlik üçgeninde hayatını devam ettiren biriyim.

Yağmur Özkan: Üniversitede felsefe okumanızın ve felsefe öğretmeni olmanızın yazarlık kariyerinize olumlu/ olumsuz etkileri nelerdir?

Ali Lidar: Lisansım sosyolojiydi. Felsefe öğretmeni olarak atandım. Elbette ki yazarlığım üzerinde etkisi olmuştur. Çünkü kitaplarla çok iç içe felsefe ve sosyoloji gibi branşlar ama doğrudan eserlerimde felsefe yapmaya çalışmıyorum fakat muhakkak yazdıklarımı etkiliyordur.

Yağmur Özkan: İlk dönemlerinizde bloglarda ve dergilerde yazdığınızı görüyoruz. Sizi kitap yazmaya yönlendiren süreçten biraz bahsedebilir misiniz?

Ali Lidar: Uzunca bir süre 2009 yılında açtığım blogda yazdım sonra bloğu takip eden arkadaşların çıkardığı dergide yazmaya başladım ve bu süreçte geniş kitlelere ulaştım. Ardından blogda bağımsız yazılar olarak hazırladığım “Tesirsiz Parçalar” kitap haline geldi ve 2014’te ilk kitabım bu şekilde çıktı. Daha sonra da yazdığım şiirlerin toplandığı “Alengirli Şiirler” kitabı 2.kitabım olarak çıktı. Devamında da diğer kitaplarım yayımlanmaya devam etti.

Yağmur Özkan: Yazılarınızda ve şiirlerinizde bir melankoli olduğunu görüyoruz. Hitap ettiğiniz kitleye göre mi böyle yazıyorsunuz yoksa hep böyle miydiniz?

Ali Lidar: Yok, hayır. Yazarken belli bir kitleyi düşünerek yazmıyorum. Bir şey düşünerek de yazmıyorum. İçimden geldiği gibi yazıyorum. Dolayısıyla içinde her ne varsa bana dair şeylerdir. Bu melankoli midir bilemiyorum belki dışardan bakmak lazım ben içerden olduğum için adını koymam zor ama melankoliye de itirazım yok, olabilir fakat bu kayıtlı yaptığım bir şey değil. Öyle yazmak istediğim için, hikayelerim beni ona sevk ettiği için ya da şiirlerim belki böyle bir duygu hakimdir ama bunun planlı olmadığını söyleyebilirim.

Yağmur Özkan: Kitaplarınızı çıraklık, kalfalık ve ustalık eserleri olarak kategorize edecek olsanız bu sıralama nasıl olurdu?

Ali Lidar: Böyle bir kategorizasyon yapmam zor çünkü zaten geç sayılabilecek bir yaşta kitap çıkarmaya başladım. İlk kitabım çıktığında 37 yaşındaydım ama şunu söyleyebilirim: öyküler, şiirler, denemeler yazdım fakat bir edebiyat üçlemesi hazırlamıştım “kişisel edebiyat atlası, hayata rağmen edebiyat ve edebiyatın tesirli parçaları” diye üç kitap. Bu üç kitapta okuduğum, sevdiğim 60 yazar üzerine çalıştım, onları anlatmaya çalıştım. Diğer kitaplarıma nazaran bu üç kitaba daha çok emek verdiğimi söyleyebilirim dolayısıyla benim için yerleri farklıdır.

Yağmur Özkan: Hayatta hemen herkesin kırılma noktaları vardır, sizin de var mı bir kırılma noktanız?

Ali Lidar: Mutlaka kırılma noktaları vardır. Lise bitti ailemin yanından ayrıldım bir kırılma noktası, üniversite bitti öğretmenliğe başladım bir kırılma noktası, ilişkilerimiz oluyor başlıyor bitiyor her biri bir kırılma noktası. Hayat çok kırılma noktalarıyla dolu zaten benim de mutlaka inişli çıkışlı dönemlerim, kırılma noktalarım oldu ama şöyle bir şey oldu ben de yazmaya başladım diyemem.

Yağmur Özkan: Yazarken kendi tecrübelerinizden mi besleniyorsunuz yoksa daha çok gözlemden mi yola çıkıyorsunuz?

Ali Lidar: Karışık diyebilirim. Elbette kendi tecrübelerimden de istifade ediyorum. Gözlemler de önemli. Ekseriyetle hayatın içinden küçük hikayeler yazıyorum dolayısıyla öyle büyük kurgulara çok girişmedim öyle olunca zaten yazdığınız şeyler ya belleğinizden çağırdığınız bazı tanıklıklarınız oluyor ya da gözlemleriniz. Ben de fena gözlemleyen biri sayılmam. Etrafımda olup bitenleri anlamaya çalışırım. Yazarken de bundan beslendiğimi söyleyebilirim tabiki.

Yağmur Özkan: “Nerde duysam içim sızlar” dediğiniz bir söz bir türkü ya da kelime var mı, duyduğunuzda yüzünüzü gülümseten ya da ?

Ali Lidar: Öyle bir türkü yok ama Cahit Zarifoğlu’nun herhangi bir dizisini gördüğümde muhakkak duygu durumum bundan etkilenir. Bazen hüzne bazen tebessüme yol açabilir. Zarifoğlu’nun neredeyse tüm dizileri bende bahsettiğiniz türden bir etki yaratıyor diyebilirim.

Yağmur Özkan: Okurlarımıza tavsiye amaçlı en son okuduğunuz kitap hangisiydi ve ne üzerineydi?

Ali Lidar: Okuduğum son kitap Gökhan Yavuz Demir hocamızın “Ekmek Parası” yazıları kitabıydı. Çeşitli platformlarda yayınlanmış edebiyat, sosyoloji, sanat ve diğer serbest türde yazılarını toplayıp bir araya getirdiği bir kitap. Çok keyifle okudum, çok istifade ettim. Okurlarınıza da tavsiye ederim.

Yağmur Özkan: Yazarlığa yeni adım atacak gençlere tavsiyeleriniz nelerdir? Ali Lidar: Bir kere yazarlığı, yazmayı daha doğrusu ciddiye almalarını tavsiye ederim. Sonra bol bol kitap okumaları gerek. Klişe olacak ama okumadan yazmaları hakikaten çok zor ve bir yerden sonra tükenmeye, tıkanmaya mahkum. Bu yüzden üşenmeden her fırsatta yazmalarını bu illa yayınlanmak maksadıyla olmayabilir hatta günlük bile olabilir kendi kendine yazıp sonra imha bile edilebilir ama disiplinden kopmama açısından düzenli olarak yazmalarını ve bol bol kitap okumalarını tavsiye edebilirim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz