Bilmediğim bir yeri özlüyorum…
Duymadığım bir şarkıyı takıyorum dilime melodilerce
Sen diyorum, sen
Götür beni o hiç görmediğim memleketime
Vebasından kaçalım gurbetin
Hem nefes almasını öğrenirim her bir adımda nefesim tıkana tıkana
Kim bilir belki ıhlamurlar orada çiçek açmıştır
Yine kokularının resmini tutardım hafızamda, piksel piksel
Bana cesaret ver, cesaret
Bilmez misin bu beden sana aşkımdan kefaret!
Git desen gider, fakat kal demeni ister
Adımlarımın dördünden ikisi savsaksız
İlerledim mi?
Hâlâ aynı yerde miyim?
Sahi, kimdim ben senden önce?
Kim?
Onu bilmem ama
Memleketimde, sen olsun
Hep sen, sen, sen
Orada da bir “sen” arardım
Çalınmadık kapı, sorulmadık adres bırakmazdım.
Nasıl yaşarım ki burada ben?
Renkler diyorum, renkler
Her biri siyah bak,
Bak hiç renk yok!
Simsiyah.
Vakitlerden ise akşam sabahı.
Güneş nerede?
Dünya’m nerede?
Gün ne zaman doğmuştu ki?
Hangi vakit mesken edindi gökyüzünü zifiri?
Buralarda kendimi dahi bulamıyorum sevgilim.
Bulamıyorum!
Geri dönmek istiyorum, geri!
Beni evime götür, yoruldum.
Dinlenmeliyim, dinlenmeli!
Burada ne “sen” var,
Ne de artık görsem de tanıyamayacağım “ben”
Gidelim, gidelim!