Dergahında taşıdığı aklar
Ahirete yolcu eden kefeni miydi
Yoksa doğan Güneş’in aydınlığında parlayan gelinliği mi
Oysa ki aklarında rahmeti taşıyordu
Ahuzarı figan, tazecik fidanı yaş,
Seyranı bahtiyar edilmiş
Ömrü nehri kurutuluverilmiş
Mevsiminden baharları gaspedilmiş
Bedevi değildi bedeninden dini kahreden
Kanından doğan bir iblisin iziydi
Uykuları viran olmuş, dağılmış
Yıkık bir evliyanın alnından dökülen hasreti taşıyor içinde
Son gülün içinden filizlenen tohum gibi o da yeşerecek
Tevekkülüyle dünyayı inletip
Geçmişin neylediği geleceği eylediğini haykıracak cihana.