Bir kelimeye birçok anlam yüklendi
Ağır geldi
Taşıyamadık omuzlarımızda..
Bir çocuğun yanağından süzülen gözyaşında gördüm
Acıyı, kederi, korkuyu ve anlamsızlığı
Başlayan bir G-ö-ç…
Göç etti, ettik, ettiler
Göç eden sadece bedenlerdi
Ruhlarımız, duygularımız göç etmeyi
Kabullenemedi…
Bir yolcu uğurlar gibi
Su yerine gözyaşı döküldü arkamızdan
Sığla ağacının yapraklarını dökmesi gibi
Savrulduk dört bir yana
Gayritabiî bir yolculuk bu.
Her attığımız adımda heybemizden umutlar döküldü
Belki…
Tekrar yeşerir umuduyla.
Ve körpe bir çocuğun gözleri konuşmaya başlar
Sessiz ama çığlık çığlığa
“Ben bir göçüm”
Denizin ortasında bir adada mahsur kalmış gibi
İğne atsan yere düşmez bir kalabalıkta yürüyor gibi
Bi o kadar yalnız, bi o kadar da kalabalık
Belki de…
Göç etmek sadece göçmen kuşlara kalmalıydı
En çok onlara yakıştı
Onlar için zor değildi farklı bir coğrafyaya göç etmek.
Benim heybemde sana da yer var güzel çocuk
Hiç dinmeyecek bir umutsun…