Dile Gelir Taş Duvar | Panik 5.Sayı

Tam 93 yaşındayım. 93 insanın 93 kez attığı çığlık, bazen de sevinçle naralarında saklıyım. Asırlardır yalnız gibiyim üstüne kurulu olduğum toprak en son ne zaman bir adımın ağırlığını hissetti hatırlamıyorum bile. Ovalarda koşuşturan çocukların neşe senfonilerini duymayalı ne çok oldu! Kaç nesil büyüttüm oysaki kucağımda. Sarıp sarmaladım taş duvarlarım arasında. Kiraz ağaçları yetişti bu toprağın bahçelerinde, nice güzel kasımpatılar… Şimdilerde dokunulmadan çürüyüp bir bir yere düşen meyvelerle örtülü üstü toprağın. Üzüm asmaları örümcek ağı gibi sarmış bazı evlerin çatılarını, dokunsan bir bir dökülecek yerlere sanki…

Çıkıp gittiler azar azar… Kimileri yeni bir hayatın, yeni umutların getirdiği heyecan ile.

Kimileri bir ekmek bir avuç su uğruna, kimileri canı hatırına, kimileri ise bu topraklar bu mahsene dönmüş evler gibi yalnız kalma korkusu ile terk ettiler bizi.

Göç diyorlarmış adına bilinen en eski hikaye… Göç; bir terkediş…

Kah yaşamış olduğu toprağı, kah umarsızca bir insanı, kah dünyayı… Göç bir adım geride bırakmaktır bir yarını…

Ve yetemedim, terkedildim. Rutubetten çürüyen duvarlarım dökülüyor yavaş yavaş… Üstümdeki belli belirsiz çatlaklar anlatıyor aslında kırgınlığımı. Sokak lambaları bile yanmıyor geceleri dolunayın nuru ile aydınlanan şehrimi izliyorum puslu gözlerle. Özellikle bu saatlerde korkunç ve harabe gibi göründüğümü de biliyorum. Savunmasız, korunaksız yıllanıyorum uluyan kurtlarınsesleriyle.

Biliyorum! Bavullarınıza sığdırdığınız umutlarınız ile birgün döneceksiniz.

Bazı bavullar eşyalarla dolu olacak, bazı bavullar ise bomboş… Gittiğiniz yerlerde yetiştirdiğiniz küçük saksı çiçekleri vermeyecek size şefkati sevgiyi. Korumayacaktır benim gibi. Bir avuç beden bir tutam hayat sığmayacaktır artık o saksılara. Çıkıp geleceksiniz kiminiz hala nefes alıyorken, kiminiz ise son nefesinizi doğduğunuz yerde vermek için.

Topraktan evrildiniz ve toprakla bir bütün olmak için yeniden dönmek isteyeceksiniz.

Acı, umut, neşeleri barındıran, canı cananı altına ağıtlarla gömdüğünüz yerde bekliyor olacağım sizi. Kucak açacağım yalnızlığımla. Belki güzelleştireceksiniz, yeniden dört yanımı. Süslerinize boğacaksınız belki dört duvarımı… Belki birgün tekrar gitmek isteyeceksiniz ama hakikat şudur ki ben sizdenim siz de benden. Hani dersiniz Ya şu taşın toprağın dili olsa da konuşsa diye! Dile geldik Ey insanoğlu kulak ver bize.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz