Yine saydam bir duvara tosladım işte
Duvarın saydam olması suç değil
Geçebileceğimi zannederek yürümem de
Bir de yolunu değiştirmek zorunda kalmasa insan
Çünkü dilini öğrenemediğin bir ülkeyi terketmek zorundasın…
Aynalar bir bir kırılıyor
Ve gittikçe uzaklaşıyorsun
İyice hasrete bulanıyorsun
İçinde intihar eden
Ve öldürdüğün insanların
Cesedini taşımak zorunda kalıyorsun
Kendine ait cesetleri…
Kör bir bıçakla yıllarca kestim ismailin boynunu
Mülk senindir Allah’ım
Anladım sonunda
Takdir senindir
Dediler ki Yusuf’u kurtlar yedi
İnanmıyorum
“Göz dili ve edebiyatı okudum yeni yetmelik çağlarımda”*
Görmeyi ve okumayı öğrendim
Konuşmayanları duymayı öğrendim
Kim ne derse desin ben bunak değilim
Ve Yusuf’u da kurt yemedi
Bilemedim at ne dedi
Bilemedim hançerimi
Yıllarca kestim ismailin boynunu
Bilemedim hançerimi
O yüzden şimdi kızgın bir ateşte
Yeniden dağlıyorlar beni
Hükmüne itiraz etmeye hakkım yok Allah’ım
Çünkü ben istedim tüm bunları
Dağlıyorlar beni dağlamasına ama
Yine de korkuyorum Allah’ım
Ya yine vicdanı uyuşmuş bir et yığınına dönüşürsem
Ya yine bir şeyleri hak ettiğimi zannedersem…
Yâ Hakîm ya Selâm,…
Lütfuna, rahmetine, ihsânına sığınıyorum…
Ve kendimi tümüyle sana emanet ediyorum
Yüklerimi indirdim
Çırpınmayı bıraktım
Suyun kaldırma kuvvetine teslim oldum
Seni bekliyorum…
Artık yuvam alnımın değdiği yerdir yalnızca
Ondandır ki ruhum rüyalara taşar
Rüyalardan rüyalara uyanırım
Gerçekliğin meçhul olduğu bu hayatta
Realistlere gülüp geçerim
Bu terazi sandığımız gibi değil
Üç yıl bir ömürden uzundur mesela
Bilemeyiz
Yetmiş yıl üç yıldan kısa
Kısacası zaman bereketin ömrü kadardır
Yaşananlar bereketin ömrü kadar
Velhasıl
Üzülme bu akşam öleceğiz
Terazi olarak yaşamak hep yük taşımayı gerektirir
Ağırlığını bıraktı üzerimize
Ayarı kaçmış çarklar
Bozuldu terazimiz
“Kahrolası nasıl da ölçüp biçti” dedi rabbim
Terazisi bozuk bir insan ey rabbim
Ne anlar ölçüp biçmekten
Bana zehri içirenler mi suçlu
Yoksa zehri kusan ben mi
Maksadım suçluyu bulmak değil
İçimde beni yargılayıp duran mahkemeyi susturmak
Yok mu çarkıma çark ekleyen bu mahkemeyi susturacak
Allah bile iki kalp yaratmamışken bir göğüste
Yok mu vicdanımda düğümlenen bu kisti söküp atacak
Zira ben, ben değilim hapistedir ruhum
Yok mu evimdeki yabancıları kovup beni bana kavuşturacak
…
Esaret altında alınmış bir kararın
Senin katındaki hükmü nedir Allah’ım?
Ecir mi, hata mı, kader mi…