bir dağın yamacın da bir deli adam
eli titrek gönlü pörtlek bekleye duruyordu
ne bekliyordu geminin batışını mı?
yoksa koyunların kurda kapılışını mı?
kasırga koptu kopacak dilden yamaca düşen koyunlar
haykırdılar son kelimelerini istemeden;
sabır, hüzün, bekleyiş ve karanlık…
bir korkuyla uyanıverdi deli adam
taktı mebus şapkasını kafasına
oturdu her gün çarşıyı seyrettiği balkona
tam o anda dudaklarında belirsiz bir inilti
yasak yemişler, yasak görüşmeler
çarşıya inemiyorum, karışmıyorum gölgelerinize
izi kalmaz düzenin adamları bakmıyorum suratınıza
dinlemem sizin o can yakıcı emrivaki sözlerinizi
tutmam sözümü sevmem artık seveni.
bir hışımla uyanıverdi deli adam
oysa ki her hayal kırıklıkları
o iniltiler, haykırışlar, anılar bir hiçti her biri.
silinen bir hafızada aradı tutunacak bir yer
hatırasız, hafızasız, renksiz bir yer
yüz karası değil bu yaşadıklarım gönül yarası.
EMİR ÇAMURDAŞ