İnişli çıkışlı uzun bir yolu bisikletle kat ettikten sonra biraz soluklanmak için bir bardak çay içmeye karar vermiştik. Daha öncede birkaç kere geldiğim ve çayının kalitesinden emin olduğum “Kokonun Yeri’nde” durduk. Nevruzlu masa çok uzaktan bile dikkat çekiyordu. Hızla o masaya doğru yöneldim. Başka birinin de nevruzları görüp oraya benden önce oturmasından korkmuştum. Neyse ki kimse fark etmedi.
İki çay söylemiştik biri demliydi…
Sanki bütün o yolu nevruzlu masada bir bardak çay içmek için gelmiştik. Bir yudumu bile tüm yorgunluğumuza değerdi. Uzaktan Kokonun Yeri’nin Kokosu seslendi “Nevruzlu masada çaylar bir lira ha ona göre.” Söyleyişteki samimiyet çayın sırrını da açık etmişti. O sırada iyi giyimli yaşlı bir amca da bize doğru geliyordu. Masanın yanına geldiğinde onu da masaya çekenin nevruzlar olduğunu anladık. Kendini tanıttı. Beldenin eski belediye başkanıymış aynı zamanda birçok uluslararası maç yönetmiş bir güreş hakemiymiş. Bizde kendimizi tanıttık. Tanışma faslı o yaşlardaki insanların birçoğunun yaptığı gibi gurur duyduğu çocuklarından bahsederek devam etti. Biraz da siyaset kattığımız muhabbet nihayet nevruzlara gelmişti. Eskiden çocuklar nevruz toplayıp yaşlılara getirirlermiş ve karşılığında bahşiş alırlarmış. Ali Amca da nevruzları bizim zannetmiş ve bahşiş karşılığı bir tanesini almaya gelmiş. O sırada durumu fark eden Koko, Ali Amcayı da nevruzlu masanın tarifesi konusunda uyardı.
Sohbetimiz yoldan geçen bir kişinin daha katılmasıyla epey koyulaşmıştı. Nevruzların da erkeği dişisi varmış. Bardakta da iki erkek iki dişi nevruz olduğunu bu bilgiden sonra fark ettik. Siyah renkli olanlar erkek daha açık olanlar dişiymiş. Toplarken birini bulduktan sonra etrafında eşini de arayıp bulmak ve onları ayırmamak için ikisini de almak lazımmış. İşi bilenler geceleri toplarmış nevruzu. Çünkü geceleri yaprakları parlarmış ve ne kadar uzak olsa da fark edilirmiş.
Derken yine o yaşlardaki birçok insanın sohbeti gibi, eskiye olan özlemden dem vuruldu zamane gençliğine laf atıldı. Ali Amca müsaade isteyip kalkarken bahşişi de unutmadı ve çaylarımızı ısmarladı hem de nevruzlu masa tarifesinden. Biz de bir yorgunluk çayı içmek için oturduğumuz masadan kalkarken bir bardak güzel çayın ve sohbetin tadını damağımızda hissettik. Velhasılıkelam nevruz çiçeği birbirini tanımayan beş insanı bir masa etrafında toplamış hoş bir muhabbete vesile olmuştu.