Amerika Missouri eyaletinin Ebbing kasabasında vahşice öldürülen Angela’nın katili daha bulunamamıştır. Anne Mildred Hayes (Frances McDormand) radikal bir karar alır ve uzun zamandır boş kalan bilbordlara kızının katillerinin neden hala bulunamadığını sorgulayan yazılar astırır. Şerif William Willoughby’ı töhmet altında bırakacak olan bu billboardlar kasabanın sorunu haline gelir. Kasaba sakinleri Anne Hayes’e cephe alacaktır. Yüreği parçalanmış yaralı bir annenin adalet arayışının dramatize edilmeden, gerçeğe yakın bir üslupla işlenmesi filmi izlemeye değer kılmıştır.
Martin McDonagh, sinema dünyasının merdivenlerini yavaş yavaş çıkan bir isim. İlk uzun metrajlı yapımı olan In Bruges ve daha sonra çektiği Yedi Psikopot’la adından söz ettirmişti. 3. uzun metrajı olan Üç Billboard Ebbing Çıkışı filmi ile kariyerinin zirvesine çıktı. McDonagh, sağlam bir senaryo ile karşımıza kült bir film çıkartıyor. Neden kült film dedim, çünkü bu sağlam senaryo ve yönetmenin muhteşem sinema öngörüsü bunu mümkün kılmıştır.
Dramatik bir konuyu hiç sıkmadan, bükmeden, melankolinin dibine vurmadan, mesajı kara mizah yoluyla bizlere muhteşem bir sinematografi ile aktaran film takdiri hak ediyor. Hatta konusu dram olan filmimiz bizi güldürecek öğeleri de eksik etmiyor. Acılı bir annenin neler yapabileceğini gösteren bu yapım, izleyicide karma karışık duygular uyandırıyor. Bize bu duyguyu yaşattıran McDonagh ‘ın tiyatro geçmişi bunda etkili oluyor. İzleyiciyi çok iyi yorumlayan yönetmen ‘yüze vurumcu tiyatro tekniğini’ (in-yer-face theatre) sekanslarda çok iyi işliyor. Bazı sahnelerde seyircinin yüzünde, zihninde patlayan, şok etmeyi amaçlayan, bunun için gerektiğinde çok sert sahnelerden kaçınmayan, suç kavramı üzerine yoğunlaşan bu teknik ile gerçekliği daha etkili sunuyor. Aslında basit bir teknik gibi görünse de bunu filme aktarmak hiç o kadar kolay olmuyor.
Filmin en dikkat çekici unsurlarından biri de oyuncular. Özellikle Frances McDormand ve Sam Rockwell performanslarıyla alkışı hak ediyor. Yan karakterlerde izlediğimiz oyunculardan Woody Harrelson’ın ilk perdedeki performansı usta oyucuya saygımızı bir kez daha artırdı. Hem McDormand’ın hem de Rockwell’in filmdeki performansları ile Oscar ödülü aldıklarını da belirtmek gerekir. Frances McDormand “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü alırken, Sam Rockwell “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” kategorisinde ödül kazanıyor. Kadın oyuncu McDormand gerçekten muhteşem bir oyunculukla şu an sinema sektöründe bulunan bütün oyunculara ders verir nitelikte bir iş çıkarmış oldu. 1997 senesinde Fargo filmi ile Oscar’ı kucaklayan McDormand 21 yıl aradan sonra tekrar bu ödülü evine götürüyor.
Carter Burwell ismine değinmeden geçmek istemiyorum. Fargo filminin müziklerini yapan Burwell burada da mükemmel bir işe imza atıyor. Kulaklarımızın pasını silen güzel tema müzikleri ile filmi bir tık yukarı taşıyor.
Sonuç itibarıyla filmde, kara mizah öğelerini barından ve farklı bir sinema diline sahip, izleyiciyi şaşırtan, hem hüzünlendiren, hem de güldüren ve bugünlerde Amerika’da yine yükselen ırkçılık, homofobi gibi konular hiç korkulmadan cesurca bir yaklaşımla sergileniyor.
Editör Puanı: 10/8.5
Yapım Yılı: 2018
Hasılat: 159 Milyon Dolar