Beyaz Sütün İnsanları “Malakanlar” | Panik 7.Sayı

Bir topluluk düşünün; ölüme karşı, insan incitmenin hassasiyetini iliklerine kadar hisseden, insan öldürmenin ağır yükünü bilen ve bu ağır yükü taşımamak adına yurdunu, toprağını terk eden. İşte bu güzel topluluk çoğumuzun adını bile bilmediği Malakanlar… 

“Malakan” kelime anlamı olarak süt içenler olarak bilinirler. Kendi içine kapalı, değişime karşı direnen, savaşın bir çözüm olmadığına inanan ve eline silah almayı reddeden bir azınlık grubu olarak tarih sayfalarında yer almışlardır. 

Malakanlar, Rus kökenli dini azınlık grubu olarak bilinse de Rus Ortodoks kilisesinden ayrılarak ayrı bir mezhep oluşturarak kendi inançları çerçevesinde yaşamlarını devam ettirmeye çalışmışlardır. Eski Ahit olarak bilinen kutsal kitapları Malakanlar için oldukça değerlidir. Bunun yanında Malakanlar bir gelenek haline getirdikleri süt içme ritüeline bağlı kalmışlardır. Ortodoks kilisesinden ayrılmalarının en önemli sebeplerinden biri de kilisenin, sütü haftanın belirli günlerinde içmek gerektiğini dile getirmesidir oysa Malakanlar her sabah süt içme ritüelinden asla vazgeçmemişlerdir. Öyleki bu vazgeçmeyiş Malakanlar’ın Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmelerine sebep olmuştur. Malakanlar, Ortodoks kilisenin sahip olduğu birçok yaşam tarzından farklı bir yaşam sürmüşlerdir. Örneğin; Hristiyanlıkta domuz eti yemek yasak olmamasına rağmen Malakanlar domuz eti yememişlerdir.  

Malakanlar’ın Türk topraklarındaki hikayeleri 1878-1918 yıllarında Berlin Konferansı ile başlamıştır. Berlin Konferansı sonrası alınan kararla savaş tazminatı olarak Kars bölgesi Rus yönetimine girmesiyle ve Ruslar tam 40 yıl boyunca bu şehirde kalmıştır. Ancak buradaki hakimiyetlerini güçlü kılmak isteyen Ruslar kendilerinden birlerinin bu topraklarda olmasıyla daha güvenli bir yönetime sahip olacaklarını düşünerek Malakanlar’ı bu bölgeye yerleştirmişlerdir. Kendi ülkelerinde savaş karşıtı olan Malakanlar, savaş karşıtı olmalarının anlaşılması adına ülkenin birçok yerinde ele geçirdikleri silahları ateşe vererek anlaşılmayı umut etmişlerdir. Ancak silah yakmak Malakanlar için anlaşılır kılınmaya yetmemiş ve dönemin Rus yönetimi tarafından bir sürgün yeri olarak Kars’a gönderilmişlerdir. Uzun yıllar boyunca burada yaşam süren Malakanlar Bolşevik Devrimi sonrası ikiye bölünmüş bir kısmı Kars’ı terk etmiş bir kısmı ise Kars’ta yaşamlarını devam ettirmişlerdir. Kars’ta kalan Malakanlar genel olarak şehir hayatını benimsememiş daha geleneksel bir yaşam tarzını devam ettirebilmek için Kars’ın Şahnalar, Karahan, Çakmak ve İncesu köylerine yerleşmişlerdir. Bu köylerde yaşam süren Malakanlar daha sonra Osmanlı hakimiyetine girmiş ancak Osmanlı’da zorunlu olan her ailenin bir oğlunu askere göndermesi sistemi Malakanlar tarafından benimsenmemiş kendi öz topraklarını savaşmamak adına terk eden Malakanlar ilk göçlerini 1921’de gerçekleştirmişlerdir. Diğer ikinci büyük göç ise 1961 yılında oldu. Rusya’ya dönen Malakanlar her ne kadar Türkiye’ye geri dönmek isteseler de Rus yönetiminin pasaportlarına el koymalarıyla, ikinci vatanları olan Türk topraklarına dönüşleri engellenmiştir. Bugün Kars halkı için hala güzel, erdemli ve merhametli bir topluluk olarak hatırlanmaktadırlar.  

Demem o ki sadece insan kalarak hatırlanmanın en güzel örneği Malakanlar .  

Ve her şeye rağmen yaşam diye kıvranan bir avuç insanın hikayesi. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz